15 Mayıs 2015 Cuma

Üsküdar Türküsü


Mihrimah Sultan Camiii

Mihrimah Sultan Külliyesi (Üsküdar)


Mihr-î-Mâh Sultan Camii

İstanbul'un Üsküdar semtinde Kanuni Sultan Süleyman'nın kızı Mihrimah Sultan tarafından yaptırılmış olan İskele Camii
Temel bilgiler
YerİSTANBUL Üsküdar
İnançİslami
Açılış yılı1548
Mimari
Mimar(lar)Mimar Sinan
İnşaat başlangıç tarihi1540
Tamamlanma tarihi1548
Özellikler
Kubbe sayısı5
Kubbe çapı (dış)Ana kubbenin çapı 11,40 m'dir.
Minare sayısı2
Mihrimah Camii, veya İskele Camiiİstanbul'un Üsküdar ilçesinde meydanda bulunan Mimar Sinan'ın Kanuni Sultan Süleyman'ınHürrem Sultan'dan kızı Mihrimah Sultan için yaptığı camidir. Sinan'ın erken dönem eserlerindendir. Kubbesi üç yanından yarım kubbelerle desteklenmiştir, ama ön cephede yarım kubbe yoktur. Nisan ve Mayıs aylarında Bayezid yangın kulesinden veya o bölgedeki yüksek bir noktadan İskele Camii'sine doğru bakıldığında; sabah gündoğumunda İskele Camii'nin iki minaresi arasından güneşin doğuşu ve akşam gün batımında ise (Hicrî takvime göre her ayın 14'ünde) ayın doğuşu izlenebilmektedir. Aynı kuleden batı ufkuna Edirnekapı istikâmetine doğru bakılır ise; Mihr-î Mah Sultan Edirnekapı Külliyesi'nde de, sabah ayın akşam da güneşin batışı izlenebilmektedir.
Mihr-î Mah Güneş ve Ay manasına gelmektedir.

Beylerbeyi sarayı

Beylerbeyi Sarayı



Beylerbeyi Sarayı, İstanbul'un Üsküdar ilçesinin Beylerbeyi semtinde bulunan ve Sultan Abdülaziz tarafından 1861-1865 yıllarında mimar Sarkis Balyan'a yaptırılan saraydır.

Tarih[değiştir | kaynağı değiştir]

Sarayın bulunduğu yer tarihi bir yer olup, buranın yerleşim alanı olarak kullanılması Bizans dönemine kadar uzanmaktadır. Bu bölgede Bizans döneminde İstavroz Bahçeleri olarak anılan bir koruluk bulunmaktaydı.[1] Bizans döneminde bu bölgeye, 2. Konstantinos’un diktirdiği büyük haçtan ötürü İstavroz (Stavroz) adının verildiği söylenmektedir.[2] Eremya Çelebi Kömürcüyan, bu bölgede Bizansdönemine ait kilise ve bir ayazmanın 17. yüzyılda hala ayakta olduğunu belirtmiştir.
Osmanlı dönemine ait buradaki ilk yapı ise II. Selim’in kızı olan Gevher Sultan’ın sarayıdır. IV. Murad bu sarayda dünyaya gelmiştir. Daha sonra 17. yüzyılda bu bölgede I. Ahmet tarafından Şevkabad Kasrı, III. Ahmet döneminde ise Ferahabad yalısı yaptırılmış, I. Mahmud ise annesi için Ferahfeza Kasrı’nı yaptırmıştır. Bu bölge padişahların hasbahçesi olarak da kullanılmıştır. III. Mustafa döneminde buradaki yapılar yıktırılıp arazisi halka satılmıştır.[3] II. Mahmud daha sonra bu satılan arsaları tekrar geri alıp, 1829 yılında burada bir ahşap saray yaptırmıştır. Bu sarayın 1851 yılında çıkan bir yangın sonucunda bir kısmı yanmıştır. Sultan Abdülmecid’in de içinde olduğu bir sırada yanan saray uğursuz olduğu düşünülerek bir süre kullanılmamıştır. Daha sonra 1861-1865 yılları arasında yanan sarayın yerine Sultan Abdülaziz tarafından bugünkü Beylerbeyi Sarayı yaptırılmıştır. Sarayın mimarı Sarkis Balyan ve kardeşi hassa mimarı Agop Balyan’dır.

Yapı[değiştir | kaynağı değiştir]



Beylerbeyi Sarayı bir saray kompleksi olup geniş bir bahçenin içinde asıl saray (yazlık saray) ile birlikte Mermer Köşk, Sarı Köşk, Ahır Köşk ve iki küçük deniz köşkünden oluşur.

Yazlık Saray[değiştir | kaynağı değiştir]



Dosya:İstanbul - Beylerbeyi Sarayı - Şubat 2013.ogv
Beylerbeyi Sarayının İstanbul Boğazı'ından görünümü (Şubat 2013)
Asıl saray olan yazlık saray, Rönesans, Barok ve doğu-batı üslubunun kaynaştırılması ile yapılmıştır. Deniz kenarındaki rıhtım üzerinde inşa edilen saray kagir bir yapı olup yüksek bir bodrumun üzerine yapılmış 2 katlı bir yapıdır. Saray; Harem ( kuzey bölümü) ve Mabeyn-i Hümayun (güney bölümü) dairelerinden oluşup; üç giriş, altı büyük salon 24 oda 1 hamam ve 1 banyo içermektedir. Saray dikdörtgen bir yapıdadır. Sarayın çatısı bütün cepheleri dolaşan bir korkuluk ile gizlenmiştir. Sarayın dış görünüşü zemin katla üst katı birbirinden ayıran kuvvetle belirtilmiş bir silme ile ayrılmıştır. Sarayın deniz ve yan cephelerinin orta bölümleri dışarıya doğru taşan üç bölüm halinde düzenlenmiştir. Yapının pencereleri dikdörtgen şeklinde olup kemerlerle süslenmiştir. Pencerelerin ve duvar köşelerinin arasında tek ve çift sütunlar bulunmaktadır. Birinci kat tamamen mermerle, ikinci kat ise mermer benzeri taşlarla döşenmiştir.

Mimari yapısı[değiştir | kaynağı değiştir]

Beylerbeyi Sarayı ve çevresi (Julia Pardoe'nun 1838 yılında Londra'da yayınlanan The Beauties of the Bosphorus isimli kitabından)[4]
Sarayın içi de ahşap oymacılığı, altın nakış işçiliği, resim ve yazı gibi öğelerle süslenmiştir. Sarayın iki katının planı da ortadaki büyük bir salonun çevresindeki odalardan oluşmaktadır. Zemin katta suyu denizden alınan ve üzeri camekanla örtülü bir havuz bulunmaktadır. Zemin katta salonun köşelerinde toplam dört oda vardır. Zemin kattan üst kata havuzun karşısında bulunan çift kollu geniş bir merdiven ya da servis merdiveninden çıkılır. Üst katta bulunan büyük salona Kabul Salonu denir. İkinci katta büyük salonun dışında iki küçük salon ile deniz ve kara cephesine bakan küçük odalar vardır. Sultan Abdülaziz sarayın iç dekarosyonuna özel bir ilgi göstermiş denize olan tutkusu nedeni ile sarayın tavanlarındaki bazı çerçeve ve kartuşların içine deniz ve gemi temaları işletmiştir. Bunun dışında sülüs ve ta’lik hatlarıyla yazılmış manzumeler vardır.[2] Sarayın harem bölümü ise daha sade düzenlenmiştir. Sarayın Harem, Selamlık ve koltuk kapılarından olmak üzere üç girişi vardır.
Saray kompleksinin diğer yapıları olan Mermer ve Sarı Köşkler 2. Mahmud döneminde yapılan eski sarayın parçalarıdır. Mermer Köşkün cepheleri büyük mermer levhalarla kaplı olduğundan bu adı almıştır. Bahçede ki büyük havuzun arka kısmında yer alır. Tek katlı olup ampir üslupta yapılmış bir yapıdır.[5] Büyük bir salon ile iki odadan oluşur. Salonunda büyük oval bir havuz bulunmaktadır.
Deniz Köşk
Sarı Köşk ise havuzun kenarında bulunup bodrumuyla birlikte toplam üç katlı kagir bir yapıdır. Bütün katlarında birer salon ve ikişer oda vardır. Salonunda barok merdiven bulunan toplam üç bölümden oluşan sade bir yapıdır. Köşkün içinde deniz resimleri vardır. Yapının ön ve arka cephelerinde yarım daire kemerli üçlü pencere grupları vardır.[6]
Ahır Köşk, padişahın atlarının bakımı için yaptırılmıştır. Saray arazisini güney bölgesinde bulunmaktadır. Sarayın kapı ve pencereleri at nalı kemerlidir. İçerisinde bir havuz ve yirmi bölmeli bir ahır vardır. Bu Köşk hayvan resimleri ve at figürleri ile süslenmiştir.
Beylerbeyi sarayı denizden geriye doğru setler halinde yükselen geniş bir bahçenin içinde yer alır.[7] Sarayın bahçesinde ağaç ve havuzlarla birlikte tümü Paris’te yaptırılmış olan tunçtan hayvan heykelleri ile süslüdür. Bahçede 80*30 m boylarında içinde sandalla gezilebilecek büyük bir havuz vardır. Bahçe, denize paralel, rıhtım boyunca uzanan süslü bir duvarla çevrilidir. Duvarın üzerinde saraya denizden girişi sağlamak amacı ile iki kapı yapılmıştır. Bunun dışında duvarın her iki tarafında küçük deniz köşkleri bulunmaktadır. Bu köşkler altıgen bir yapıda olup, çatıları çadır biçiminde yapılmıştır. Her iki köşkte de bir oda ve bir tuvalet bulunmaktadır.

Popületesi[değiştir | kaynağı değiştir]

Saray padişahların yanı sıra bugüne kadar birçok ünlü ismi ağırlamıştır. 2. Abdülhamid Balkan Savaşlarından sonra güvenlik nedeniyle Selanik’teki Alatini Köşkü’nden alınıp Beylerbeyi Sarayı’na getirilmiş ve hayatının geri kalan kısmını bu sarayda geçirmiştir. Sarayın ilk önemli yabancı konuğu ise 3. Napolyon’un karısı Eugénie olmuştur. Sarayın diğer önemli konukları ise Karadağ Kralı Nikola, İran Şahı Nasrüddin ile Ayastefanos Anlaşmasını imzalamak için İstanbul’a gelen Gran Dük Nikola ve Avusturya-Macaristanİmparatoru Franz Joseph’tir. Cumhuriyet döneminde ise Atatürk’ün davetlisi olarak 1934 yılında İstanbul’a gelen İran Şahı Rıza Pehlevi bu sarayda konuk edilmiştir. 1936 yılında ise Balkan Oyunları Festivali bu sarayda düzenlenmiş ve Mustafa Kemal Atatürk o geceyi Beylerbeyi Sarayı’nda geçirmiştir.[8]
Beylerbeyi Sarayı, 1909 yılında mimar Vedat Tek tarafından onarılmıştır. Cumhuriyet döneminde ise saraya gereken ilgi gösterilmemiştir. Boğaziçi Köprüsü’nün sarayın yakınına yapılması sarayın bütünlüğün bozulmasına neden olmuştur.[9] Ayrıca sarayın büyük bahçesinin bir kısmı Karayollarına bir kısmı Deniz Astsubay Okulu’na verilmiştir.[10] Gerek Boğaziçi Köprüsü’nün yapımı gerekse çeşitli kurumlarca kullanılan yapıları sarayın orijinalliğinin bozulmasına sebep vermiştir. Saray günümüzde Pazartesi ve Perşembe günleri hariç ziyaretçilere açık bir müzedir.

Fethipaşa Korusu Resimler





3. ahmet çeşmesi

III. Ahmet Çeşmesi1728 yılında III. Ahmet tarafından, annesi Emetullah Rabia Gülnuş Sultan adına yaptırılmıştır. İstanbul Boğazı'ndan gelip geçenlerin ihtiyacını karşılamasını sağlayan bu çeşmenin 8 adet musluğu vardır. Köşelerdeki musluklar su içmek için, kenarlardaki musluklar su doldurmak için yapılmıştır. Çeşmenin sahil yüzündeki kitabesi III. Ahmet ve Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından yazılmıştır.
Kitabeleri III. AhmedNedim, Şair Şakir ve Şair Rahmi tarafından yazılmıştır.
Sahil yönündeki kitabe III. Ahmed ve Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından 1 beyit olarak yazılmıştır. Kitabe aşağıda yazmaktadır:
Osmanlıca:
Didi Han Ahmet ile bile İbrahim tarihin
Suvardı alemi dest-i Muhammed ile cevadullah
Hicri 1141
Günümüz Türkçesi:
Ahmet Han tarihi İbrahimle birlikte söyledi
Allah'ın cömertliği, alemi Muhammed eli ile suladı
Miladi 1728
Marmaray yönündeki kitabe, Şair Şakir tarafından 9 beyit olarak yazılmıştır. Kitabe aşağıda yazılmıştır:
Osmanlıca:
Şehinşâh-ı humayûn-pâye Sultan Ahmed Gâzi
Kerâmetdir olan sâdır o hâkân-ı müeyyedden
O yektâ zıll-ı Hakk kim bir nefes Hakk’dan udûl etmez
Eder kesb-i safâ icrâ-yı ahkâm-ı Muhammed’den
Vücûd-ı enveri kim matla-ı mihr-i saâdetdir
Olur mana-yı şevket zâhir ol şeh-beyt-i müfredden
Vücûda gelmemiştir öşr-i mi’şâr-ı fütühatı
Ki âcizdir kalem âsâr-ı âlişânını adden
Şeref-âbâd-ı bünyâd eyledikde izz ü devletle
Ona bir su bulundu kim nişandır ömr-i sermedden
Vezir-i â’zam İbrahim Paşa’ya edip fermân
Olunca yümnle me’mur o şâhenşâh-ı es’adden
Bu şehre bünyâd eyleyip cümle ahaliyi
Hayat-ı taze buldu re’fet-i hâkân-ı emcedden
Hemîşe dest-i cûdun maksem-i erzâk edip Mevlâ
Vücûd-ı kâmilin âsûde kılsın dîde-i bedden
Tamam oldukda atşân dedi târîhini Şâkir
Gel iç mâ-ı hayâtı çeşme-i Sultan Ahmed’den
Hicri 1141
Günümüz Türkçesi:
Sarayın padişahı mertebesindeki Gazi Sultan Ahmed
Ondan olan keramettir o kuvvetlendirilmiş hakandan
O tek Allah'ın gölgesi ki bir nefes bile Allah'tan vazgeçmez
Eğlenceyle çalışır, Hz. Muhammed'in hükümlerini yürütür
Nurlu vücudu ki mutluluğun güneşi onda doğar
Heybetli anlamı görünür o yalnız evin şahından
Oluşmamıştır fetihlerin yüzde biri
Ki acizdir kalem, yüksek şanlı eserlerini yazmaktan
Şerefabad'ı devletin kıymetinde inşa eyledik de
Ona bir su bulundu ki daimi ömürden bir işarettir
Veziriazam İbrahim Paşa'ya ferman edip
Uğurla görevli olunca o en mutlu şahların şahından
Bu şehri inşa edip bütün halkı
Taze hayat buldu büyük hakanın merhametinden
Daima cömertliğin elini rızık çeşmesi edip Mevla
Olgun varlığını rahat kılsın kötü gözlerden
Susayanlara tarihini tamamlattı Şakir
Gel iç hayat suyunu Sultan Ahmed Çeşmesi'nden
Miladi 1728
Otobüs durakları yönündeki kitabe, Şair Rahmi tarafından 9 beyit olarak yazılmıştır. Kitabe aşağıda yazmaktadır:
Osmanlıca:
Semiyy-i fahr-i mevcûdât Sultan Ahmed-i Gâzi
Şeh-i sâhib-meâsir zıll-i pâk-i Hazret-i Vehhâb
Emin-i Yesrib u Batha muîn-i millet-i beyzâ
Ebâ an cedd şeh-i dâna hidivv-i tâhiru’l-en sâb
O hâkân-ı keremkârın bu arz-ı cennet-âsâda
Olub gufrân ille Ümm-i Safiyye haslet-i der-hâb
Onun rûh-i şerifin hayr ile yâd eylemek kasdın
Derûn-i pâkine ilhâm edince Hâlıku’l-esbâb
Vezir-i a’zam ve Damat İbrahim Paşa’nın
Gül-i kâmın hitâb-ı müstetâbıyle edib şâdâb
Şeref âbâd-ı bünyâd eyledikten sonra emriyle
Bu ayn-ı zemzemin çün kıldı icrâsın ona işrâb
Turâb-ı kabrine merhumenin ikrâm için yapdı
Reh-i Hak’da diyâr-ı Üsküdar’a çeşme-i pür-âb
O hâkân-ı cihânı dâima Hakk eyleyub te’yid
Ne kâre azm ederse hükm-i takdir etsin istisvâb
Bu mısrayla Nedimâ söyledi tarih-i itmamın
Bu şehri ma’ ile Sultan Ahmed eyledi sîr-âb
Hicri 1141
Günümüz Türkçesi:
Kainatın övüneniyle adaş Gazi Sultan Ahmed
Güzel eserleri yaptıran şah, mübarek Allah'ın gölgesi
Mekke ve Medine'nin emini, temiz milletin yardıımcısı
Babasından kuvvetli, alimlerin şahı, nesebi temiz vezir
Kerem sahibi o hakanın bu cennet gibi yerde
"Temizlerin Annesi"ne rahmet için, uykudaki huyuyla
Onun şerefli ruhunu hayır ile hatırlamaktır sebebi
Mübarek kalbine esinlenince Allah'ın sebepleri
Vezir-i Azam Damat İbrahim Paşa'nın
Gülün arzusunun güzel hitabıyla suya kandırıp (doydurup)
Şerefabad'ı inşa ettikten sonra emriyle
Bu zemzem çeşmesini o içsin diye inşa etti.
Toprak mezarına merhumenin ikramı için yapıldı
Allah'ın yolunda, Üsküdar diyarında pek sulu çeşme
O dünya hakanını daima Allah kuvvetlendirsin
Ne işe toplanırsa kader hükmünü doğru kılsın
Bu mısra ile Nedim tarihin tamamını söyledi
Bu şehri Sultan Ahmed bu şehri su ile suya doyurdu.
Hicri 1728
Mihrimah Sultan Camii yönündeki kitabe, Nedim tarafından 9 beyit olarak yazılmıştır. Kitabe aşağıda yazmaktadır:
Osmanlıca:
Âb-rû-yi saltanat Hân Ahmed-i Gâzi ki ânın
Dâima icrâ-yı şer-i Ahmedî’dir hem-demi
Mazhar-ı te’yid edip Hakk âna âsân eyledi
Gayre müşkilter olan her emr-i sa’b u muazzamı
Bu kerâmet kutb-ı âfâk olduğun isbât eder
Buldu İbrahim Paşa gibi sadr-ı efhamı
Rahatıyla kesb-i şevk u ihtiyât etmek için
İhtira’ etti şeref-âbâd-ı şâh-ı âlemi
Nâmın almış bir güherdir suyunu bulsun diye
Su yerine bezl ü îsâr etti bî-had dirhemi
Çeşme bünyâd etmeyi imâ ve işrâb eyleyip
Kıldı me’mur âsaf-ı derya-nevâl ekremi
Öyle dil-cû çeşme-sâr-ı bî-bedel yapdırdı ki
Oldu her bir lülesi âb-ı hayâtın maksemi
Sa’yini hüsn-i kabûl eyleyip Mevlâ karîn
Hıfz ede dâim hatalardan o şâh-ı efhamı
Şâkirâ! Rahmi içip âbın dedi târihini
Hükm-i Sultan Ahmed icrâ etti el-Hakk zemzemi
Hicri 1141
Günümüz Türkçesi:
Saltanatın yüzü suyu Gazi Ahmed Han ki onun
Daima işi canciğer arkadaşı Ahmed (Hz. Muhammed)'in vaazını yürütmektir
Allah kuvvetlilikle şereflendirip ona kolay eyledi
Çok zor yapılan işaret edilen bütün muhteşem emirleri
Bu keramet ufukların kutbu olduğunu kanıtlar
Buldu İbrahim Paşa gibi pek büyük veziri
Rahatıyla şevkle çalışmak ve tedbirlenmek için
İcat etti dünyanın şahının sonsuz şerefini
Bir cevherdir suyunu bulsun diye namını almış
Su için bol bol verip ikram etti hadsiz dirhemi
Çeşme inşa etmeyi yapmaya çalışıp ve içirip
Büyük denizlerin kısmeti, vezir kıldı
Öyle gönül cezbeden, bedelsiz bir çeşme yaptırdı ki
Her musluğu hayat suyunun çeşmesi oldu
Çalışmasını güzellikle kabul edip işini Mevla
Daima hatalardan korusun o büyük şahı
Şükürler olsun! Rahmi suyu içip dedi tarihini
Sultan Ahmed'in hükmü akıttı Allah'ın zemzemini
Miladi 1728

Kız kulesi

Kız Kulesi

Kız Kulesi

Bina
TipiKule
Mimari stilOsmanlı ve Bizans Tarzı
YerBoğaziçiİstanbulTürkiye
Koordinatlar41°1′15.4″K 29°0′14.08″D
Yapım
Tasarım ekibi
Kız Kulesi, hakkında çeşitli rivayetler anlatılan, efsanelere konu olan, İstanbul Boğazı'nın Marmara Denizi'ne yakın kısmında, Salacakaçıklarında yer alan küçük adacık üzerinde inşa edilmiş yapıdır.
Üsküdar'ın sembolü haline gelen kule, Üsküdar’da Bizans devrinden kalan tek eserdir. MÖ 24 yıllarına kadar uzanan tarihi bir geçmişe sahip olan kule, Karadeniz’in Marmara ile birleştiği yerde küçük bir ada üzerinde kurulmuştur. Bazı Avrupalı tarihçiler buraya Leander Kulesi derler. Kule hakkında pek çok rivayetler bulunmaktadır. Evliya Çelebi kuleyi şöyle tarif eder:
Deniz içinde karadan bir ok atımı uzak, dört köşe, sanatkarane yapılmış bir yüksek kuledir. Yüksekliği tam 80 (seksen) arşındır. Sathı mesehası iki yüz adımdır. İki taraftan yerde kapısı vardır.
Bugün görülen kulenin temelleri ve alt katın önemli kısımları II. Mehmed devri yapısıdır. Kulenin etrafındaki sahanlık geniş kaplanmıştır. Üstündeki madalyon halindeki bir mermer levhada, kuleye şimdiki şeklini veren Sultan II. Mahmud'un, Hattat Rasim’in kaleminden çıkmış 1832 tarihli bir tuğrası vardır. Kulenin Eminönü tarafı daha genişçe olup burada bir de sarnıç vardır.
İlk olarak Yunan döneminde bir mezara ev sahipliği yapan bu ada Bizans döneminde inşa edilen ek bina ile gümrük istasyonu olarak kullanılmıştır. Osmanlı döneminde ise gösteri platformundan, savunma kalesine, sürgün istasyonundan, karantina odasına kadar birçok işlev yüklenmiştir. Asli görevi olan ve yüzyıllardan beri varlığı ile insanlara, geceleri ise geçen gemilere göz kırpan feneri ile yol gösterme işlevini hiç kaybetmemiştir.Geçmişten geleceğe en çok da düşlere yol göstermektedir Kız Kulesi. Kız Kulesi 2000 yılında restore edilerek, artık çatal-bıçak seslerinin duyulduğu bir mekân haline dönüştürülmüştür. Kız kulesine ulaşım Salacak ve Ortaköy'den sandallarla yapılmaktadır.
Çok eski tarihi geçmişi olan Kız Kulesi, bir zamanlar, Boğazdan geçen gemilerden vergi alınmak maksadı ile kullanılmıştır. Kule ile Avrupa Yakası boyunca büyük bir zincir çekilmiş ve gemilerin Anadolu Yakası ile Kız Kulesi arasından geçişine (o zamanlar gemi boyutları küçük olduğu için geçebilmekteydi) izin verilmiştir. Bir süre sonra Kule, zinciri taşıyamamış ve Avrupa Yakasına doğru yıkılmıştır. Kuleden suyun içine bakıldığında yıkıntıları görülmektedir.
Antik Çağ'da Arkla (küçük kale) ve Damialis (dana yavrusu) adları ile anılan kule, bir ara da "Tour de Leandros" (Leandros'un kulesi) ismi ile ün yapmıştır. Şimdi ise Kız Kulesi ismi ile bütünleşmiş ve bu ismi ile anılmaktadır.

Galeri